Tefekkür Saati - Ayşe Battal

Dün bir diyaloğa tanık oldum. Yaşlı amca şöyle diyordu: "Şimdiki çocuklar Peygamber nedir, bilmiyor."
.
Doğruydu... Anne-babalar bu yolda girişimde bulunmadıkça yenilenen nesil, ne yazık ki sistemin en iyi projeleri haline gelmeye devam edecek. Küçük yaşlarda Kur'an-ı Kerim öğrenmiş olmamız, bu günler için büyük nimet diye düşünürken; sorunun aslında Rabb'i ve Rasûlü'nü (s.a.v) tanımamak olduğunu farkettim.
.
Rabb'i tanımak ne demek peki?
-Vahyolunan ilk Ayet-i Kerime'leri hatırlamanın ve üzerine düşünmenin fayda sağlayacağına inanıyorum.
Alâk Sûresi 1'nci Ayet-i Kerime'de Rabb'imiz buyuyor: "Oku, yaratan Rabb'inin adıyla oku!"
.
Neden Allah'ın adıyla değil de, 'Yaratan Rabb" adıyla... Araplar ve Mekke müşrikleri, bir yaratıcının olduğunu biliyor, Allah'ın varlığına inanıyor fakat yalnızca doğum ve ölümden sorumlu olduğunu sanıyorlardı.. Yani bir yaratıcı var ama insanları başıboş bırakmış ve yaşam ve ölüm arasında geçirilen ömürde; hangi kanun ve kurallara göre yaşayacaklarını, putların ve kahinlerin belirleme sorumluluğunda olduğunu düşünüyorlardı... Fazla ironik değil mi? Günümüzle ne kadar benzeşiyor.
.
İşte bu sebeple ilk inen Ayet-i Kerim'e "ikra (oku, ilet, yay, bildir), Yaratan Rabb'inin adıyla oku" dur. Rabb'imiz Azze ve Celle, okuyun, öğrenin, tanıyın, bilin diyordu...
.
İslamiyeti anlamanın yolu Rabb'ini ve Rasûlü'nü (s.a.v) tanımaktan geçiyor.