İzmit’in Göbeğinde, Yürüyüş Yolu’nda, Kent Meydanı’nda, Sahilde…
Gözümüzün önünde bir dram yaşanıyor. Mendil satan çocuklar, su taşıyan çocuklar, çiçek satarak hayatta kalmaya çalışan çocuklar… Her gün yüzlerce insanın içinden geçtiği o kalabalıkta, o çocuklar sessiz bir çığlık atıyor.
Peki kimse duymuyor mu?
Kimse görmüyor mu?
Yoksa görmek işine mi gelmiyor?
Bu çocuklar doğrudan şehrin merkezinde, hepimizin gözünün içine baka baka yaşam mücadelesi veriyor. Hal böyleyken şu soruyu sormak zorundayız:
Milletvekilleri nerede?
Belediye başkanları nerede?
Yerel yöneticiler nerede?
Hepsi mi bu çocukları görmüyor?
Yoksa görüyorlar da, işlerine gelmediği için görmezden mi geliyorlar?
Bu Çocuklar Sokakta Büyümüyor, Sokakta Kayboluyor!
Bu çocuklar sadece mendil satmıyor.
Sadece su satmıyor.
Sadece çiçek satmıyor.
Bu çocuklar hayatlarını satıyor.
İzmit’in en işlek noktaları, çocuk emeğinin sergilendiği açık hava pazarına dönmüş durumda. Kim bu duruma “dur” diyecek?
Bu çocukların başına bir şey gelse, sorumluluğu kim alacak?
Gerçekten merak ediyorum.
Yoksa yine her zamanki gibi, iş işten geçtikten sonra sosyal medyada üç kelime yazıp konuyu kapatacak mıyız?
“Allah rahmet eylesin.”
Hepsi bu mu olacak?
Büklüm büklüm bir taziye mesajı, ardından her şey unutulup hayat devam mı edecek?
Aileler? Yetkililer? Toplum? Kimse Masum Değil
Evet, bu çocukları sokağa iten aileler de var.
Bu ailelere ceza uygulanması gerektiğini söyleyenler de var.
Ama asıl soru şu:
Bu aileleri bu noktaya getiren sistem nerede?
Çocuğunu okula gönderemeyen aileye destek veren kim?
Bu çocuklara sıcak bir oda, bir eğitim programı, bir rehabilitasyon imkânı sunan kim?
Ya da daha doğrusu:
Bunu yapmakla yükümlü olanlar neden yapmıyor?
Her Gün Gördüğümüz Bir Sorunu Görmüyormuş Gibi Yapıyoruz
Durum o kadar normalleşmiş ki, insanlar artık bu çocukları “şehir dekoru” gibi algılıyor.
Herkes alışmış…
Herkes kabullenmiş…
Herkesin içi rahat çünkü “zaten hep vardı” diye düşünüyor.
Ama bu çocuklar “hep var” olmak zorunda değil.
Onlar eğitimle, güvenle, devlet desteğiyle, sosyal programlarla, rehabilitasyonla hayat bulabilecek çocuklar. Ama şu an sokakta, gözümüzün önünde kayboluyorlar.
Onlara bir şey olursa hepimiz suçluyuz.
Ama en çok da “görevi olduğu halde görevini yapmayanlar” suçlu.
Bu Şehrin Çocuklarına Sahip Çıkmak Lüks Değil, Mecburiyettir
Sokak çocukları meselesi siyaset üstüdür, parti üstüdür, bahane kabul etmez.
Bu çocukların güvenliğini sağlamak bir incelik değil, bir zorunluluktur.
Bu şehrin yöneticileri, “bu sorun çok eski” diye kenara çekilemez.
Toplum olarak bizler de “elimden ne gelir ki?” diyerek sıyrılamayız.
Bu çocukların her biri bizim sorumluluğumuzdadır.
İzmit’in en bilinen sokaklarında, en kalabalık meydanlarında çocuklar çalışıyorsa, burada hepimizin yüzüne vurulmuş büyük bir ihmal vardır.
Bu ihmali gizlemek mümkün değildir.
Görmezden gelmek çözüm değildir.
Sessiz kalmak vicdan değildir.
Bugün bu çocukların sesini duymayanlar, yarın başlarına bir şey geldiğinde hiçbir söz söyleme hakkına sahip olmayacaktır.
Bu şehir, bu çocukları korumak zorundadır.
Ve artık kimsenin “görmüyorum” deme lüksü yoktur.