“Tahkikat Komisyonu, Demokrat Parti tarafından 18 Nisan 1960'ta kurulan 15 üyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonuydu.

7 Nisan'da Demokrat Parti Meclis Grubunun bir bildiri yayımlamasından sonra kurulan muhalefet ve basının faaliyetlerinin tahkik edilmesi için kurulmuş bir komisyondu.

Komisyon sadece Demokrat Partili milletvekillerinden oluşmaktaydı.

Bildiride "CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı" öne sürüldü.

Bu bildirinin ardından DP Meclis Grubu TBMM Başkanlığına muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge verdi.

Önerge 27 Nisan 1960 tarihinde Mecliste büyük çoğunlukla kabul edildi ve ertesi gün "Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerinin Vazife ve Salahiyetleri Hakkında Kanun" adıyla T.C. Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konuldu.

Kanunun ilk maddesinde TBMM tarafından görevlendirilerek tahkikat encümeni olan milletvekilleri ile onların görevlendireceği naip encümenlere, Ceza Muhakeme Usulu Kanunu, Askeri Ceza Kanunu, Basın Kanunu ve diğer Kanunlarca Cumhuriyet Müddeiumumilerine (Başsavcılarına) tanınan yetkiler ve sorgu hakimlerine, sulh hakimlerine ve askeri adli amirlere verilen yetkilerin bütünü verilmişti.

Tahkikat encümenlerinin emir ve talimatlarına uymayan ya da muhalefet eden kamu görevlileri ile diğer kişilere dönük bir ila üç yıl arasında değişen hapis cezaları da bu Kanunla konulmuştu.

Kanunun yayımından sadece bir ay sonra gerçekleşen 27 Mayıs 1960 Darbesi de Türk Siyasi Hayatındaki darbelerin ilki olarak kabul edilir.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Tahkikat_Komisyonu

***

Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerinin vazife ve salâhiyetleri hakkında Kanun

Kanun No : 7468 Kabul tarihi: 27/4/1960

Vazife ve salâhiyet

Madde 1 — Türkiye Büyük Mület Meclisi Tahkikat Encümenleri ve naip olarak vazifelendirecekleri Tâli Encümenler; Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, Askeri Muhakeme Usulü Kanunu, Basın Kanunu ile diğer kanunlarda Cumhuriyet müddeiumumisine, sorgu hâkimine, sulh hâkimine ve askerî adlî âmırleıe tanınmış olan bilcümle hak ve salâhiyetleri haizdir.

Madde 2 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenleri :

a) Tahkikatın selâmetle cereyanını temin maksadıyle her türlü neşriyatın yasak edilmesine,

b) Neşir yasağına riayet edilmemesi halinde mevkute veya gayrimevkutenin tabı veya tevzunın men'ine,

c) Mevkute veya gayrimevkutenln toplatılmasına, mevkutenin neşriyatının tatiline veya matbaanın kapatılmasına,

ç) Tahkikat için lüzumlu görülen veya sübut vasıtalarından olan her türlü evrak, vesika veya eşyanın zaptına,

d) Siyasi mahiyet arzeden toplantı, hareket, gösteri ve emsali faaliyetler hakkında tedbir ve karar almaya,

e) Tahkikatın selâmetle intacı İçin lüzumlu göreceği bilcümle tedbir ve kararları ittihaz etmeye ve Hükümetin bütün vasıtalarından istifade eylemeye, dahi salahiyetlidir.

Ceza hükümleri

Madde 3 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerince İttihaz olunan tedbir ve kararlara her ne suretle olursa olsun muhalefet edenler bir seneden üç seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Madde 4 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerince ittihaz olunan tedbir ve kararların icra ve infazında ihmal veya suiistimali görülen vazifeliler, ihmal halinde altı aydan iki seneye, su'istimal halinde bir seneden üç seneye kadar hapis cezası İle cezalandırılırlar.

Madde 5 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerinin yaptığı tahkikat gizlidir. Bu gizliliğe riayet etmiyenler veya malûmatlarına müracaat suretiyle yahut sair suretlerle muttali oldukları tahkikatla ilgili hususları veya hâdiseleri ifşa edenler altı aydan bir seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Madde 6 — Türk Ceza Kanununda yazılı yalan şahitliği ve yalan yere yemin vasfındaki suçları işliyenler hakkında mahsus maddelerinde zikredilen cezalar iki kat olarak hükmolunur.

Usul hükümleri

Madde 7 — Bu Kanun hükümlerine muhalefet Meşhut Suçların Muhakeme Usulüne dair'olan Kanunun birinci maddesinin (A) bendinde yazılı mahal dışında vukubulsa dahi failleri hakkında mezkûr 3005 sayılı Kanun hukumleııne göre tahkikat ve takibat icra olunur. Cumhuriyet müddeiumumileri 3005 sayılı Meşhut Suçların Muhakeme Usulüne dair Kanunun 3 üncü maddesinin 4 üncü fıkrasında yazılı müddetle bağlı olmaksızın vazifeli mahkemede âmme dâvası ikame eder.

Madde 8 — Bu Kanunun tatbikatında Hâkimler Kanunu ile Memurin Muhakematı Kanunu hükümleri uygulanmaz. Ancak salâhiyet hakkındaki hükümler mahfuzdur.

Madde 9 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenlerince ittihaz olunan karar veya tedbirler katî olup aleyhine itiraz olunamaz.

Madde 10 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenleri tarafından yapılmış olan tahkikat ilk tahkikat mahiyetindedir.

Madde 11 — Türkiye Büyük Millet Meclisi Tahkikat Encümenleri, tahkikatın ikmalinde nihai bir mazbata tanzim ve dosyası ile birlikte Heyeti Umumiyeye tevdi eder.

Madde 12 — Bu Kanun neşri tarihinde mer'idir.

Madde 13 — Bu Kanunun hükümlerim icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur. 27/4/

https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/10491.pdf

***

Onlarca yıldır ülkemizin, siyasal yönetim şekli ve politikalarında etkin olan kurum ve kuruluşların, darbeler dönemi başta olmak üzere çoğunlukla görevini aşan söylemlerle, eylemlerle, “olmayan yetki” kullanımları ile şartları zorlamaları ve hukukla oynamaları, yaşatılan bu hatalı tutumlarına karşı da herhangi bir yaptırım ol(a)mamasının ceremesini, bugün farklı bir süreçte yeniden yaşıyoruz…

Yıllardır “olmayan yetki kullanımı” hakkında pek de bir şey yapmayanlar, bugün benzer uygulamalarla sadece kendileri ve ideolojilerine değil, şimdiki ve gelecekteki tüm toplumun hayatına sirayet eden, belki de toplumsal bir travmaya neden oluyorlar!

Yaşadığımız sürece hep bir koşuşturma, mücadele, öğrenme, öğretilme ile birlikte nefes alıp veriyoruz.

Çoğun zaman ne istediğimizi, nereye gittiğimizi, neler hayal ettiğimizi bile farkına varamadan, saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllar geçip gidiyor.

Bazen öyle bir hengamenin içinde oluyoruz ki, gerçek hedeflediğimiz, mücadele verdiğimiz değerleri bile şaşırdığımız oluyor.

Ne istiyorduk! Ne bulduk dediğimiz birçok olaylarla da karşılaşıyoruz.

Anladığımız, umduğumuz ve hissettiğimiz demokrasi ve özgürlükler ile karşı karşıya kaldıklarımız arasında bazı konularda dağlar kadar fark var..

Mağdurlar yaratmada, haksızlıklar üretmede üstümüze yok!

Bu memnuniyetsizliğin kişiler ve isimlerle değil, sistemle ilgili bir durum olduğunu maalesef ki anlamayan, anlamak istemeyenler de hiç azımsanacak sayıda değil..

Ülkemiz, “demokratik devlet(!)” özellikleriyle, geçmişten bugüne hala tam olgunluğa da erişemedi.

Elbette ki bunun nedenleri sayılmaya kalkılsa, sayanların taraf ve ideolojilerine göre nedenlerinde bile farklılıklar olduğunu görebiliriz.

Yani bol miktarda gerekçeler üretilebilir…

Çoğumuz yönümüzün değiştiğini fark etmediği gibi, neden değiştiğini hiç aklına bile getirmiyor.

Kimileri, kimilerinin döndüğünü, kaçtığını, fikirlerini değiştirdiğini söylüyor.

Halbuki, kim kimden, neden ve nereden döndü?

Karışık mevzular…!

Başlangıçta kendimize belirlediğimiz doğruları, belli bir süre sonra başkalarının etkileriyle de olsa yanlış kararlarımız ve keşkelerimiz arasına hapsediyoruz.

Herkes için istediğimiz hak, hukuk, adalet kavramlarını, belirli belirsiz etkenlerle birlikte sadece kendimize veya kendimizden gördüklerimiz için ister oluyoruz..

Diğer bir başkaları da, bizlere hak gördüklerini, adalet olarak yutturma çalışmalarını sürdürüyor.

Yani eski tas, eski hamam…

Eski mağdurlar, bir bakmışsın mağrurlaşmış..!

Ve, içinde bulunduğumuz süreçte siyaset sahnesinde yaşananlar, yaşatılanlar!

Anayasa var..

Yasalar var..

Komisyonlar var..

Tahkikatı yapanlar değişti sadece!

***

Kıssadan hisse;

Adalet ancak hakikatten, saadet ancak adaletten doğabilir. Emile Zola

Adaletin olmadığı yerde ahlaktan bahsedilemez. Montaıgne

İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır. Vıctor Hogo

Zayıf, daima adalet ve eşitlik ister. Halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir. Aristoteles

Nisa Suresi 58. Ayet;

“Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.”