Uğur Ulusoy'un Köşe Yazısı...

Size önce evveliyatını ve yaşanan süreçleri anlatarak başlayacağım. Ardından da eleştiri bölümüne geçeceğim.

Konumuz kentimizin 30 yıllık bir kültür serüveni; Değirmendere Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu…

Değirmendere’ye “Kültür ve Sanatın Başkenti” unvanını katan ve Japonya’da bile Değirmendere’nin adından söz ettiren ahşap heykel sempozyumu fikri, Ertuğrul Akalın’ın belediye başkanlığı döneminde 1993’te ilk kez gündeme geldi.

1994’ten itibaren her temmuz ayında düzenli hale geldi ve kısa sürede uluslararası bir sanat buluşmasına dönüştü. Türkiye’nin dört bir yanından ve yurtdışından birçok heykeltıraş Değirmendere’ye geldi.

Sempozyumun adı, Cumhuriyet dönemi heykel sanatının öncü isimlerinden Zühtü Müridoğlu’na adanmıştır. Müridoğlu’nun özellikle ahşapla kurduğu bağ, sempozyumun karakterine ilham oldu.

***

Sanatçılar yıllarca çalışmalarını Değirmendere Çınarlık Meydanı’nda halkın gözü önünde gerçekleştirdi. Ortaya çıkan eserler sempozyum sonrasında Değirmendere’nin farklı noktalarına yerleştirildi. Böylece sempozyum yalnızca bir sanat etkinliği değil, kentin açık hava müzesi haline geldi.

Etkinliğin ilk yıllarında önemli destekçisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi oldu. Ancak üniversite ilerleyen yıllarda desteğini çekti. Bu dönemden sonra Kocaeli Üniversitesi ve Gölcük Kent Konseyi, Gölcük Belediyesi ile birlikte organizasyonun ana paydaşları haline geldi.

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, Değirmendere’deki heykellerin bir kısmını yok etti. 2002’deki sempozyum, kaybedilen eserlerin yeniden kente kazandırılması misyonuyla yapıldı. Bu, sempozyumun sadece sanat değil, aynı zamanda iyileşme ve hafızayı onarma işlevi üstlendiğini gösterdi.

2004 sonrası yerel yönetim değişimleriyle sempozyumun organizasyon gücü zayıfladı. 2008’de tamamen kaldırıldığı yönünde eleştiriler gündeme geldi. En kritik kırılma ise 2009’da yaşandı. 16. Uluslararası Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu bu kez Ankara Çankaya Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlendi. Çalışmalar Sakarya Caddesi’nde yapıldı. Böylece sempozyum, bir süre için “Değirmendere adıyla ama başka bir şehirde” varlığını sürdürdü.

***

2013’te sempozyum tekrar Değirmendere’de yapıldı. 2018’de ve 2019’da uluslararası katılımcılarla sürdürüldü. 2022’de ve 2023’te Çınarlık Meydanı yeniden heykeltıraşların atölyesi oldu.

2024’te Değirmendere’deki açık hava koleksiyonunda bakım programı başlatıldı. Örneğin, Alman sanatçı Sarah Hillebrecht, yıllar önce yaptığı “Selam Veren Ahşap Heykel”ini bizzat restore etti. Bu girişim, eserlerin sürdürülebilirliği için umut verici bir adımdı.

Ama 2025 yılı için planlanan 29. sempozyumun duyuruları yapıldıktan sonra tasarruf tedbirleri gerekçesiyle ertelendiği açıklandı. Bu durum, sempozyumun geleceğine dair kaygıları artırdı.

***

Değirmendere Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu, sadece bir sanat etkinliği değil; kentin hafızasını, kimliğini ve kültürel mirasını taşıyan bir köprü.

Sempozyumun sürdürülebilirliği için belediye-akademi işbirliğinin güçlendirilmesi, açık hava koleksiyonuna yönelik düzenli bakım ve dijital envanter sisteminin kurulması, tasarruf gerekçelerini aşmak için sponsorluk ve kültürel fonların devreye alınması hayati önem taşıyor.

Ama iş sadece sempozyumla bitmiyor. Geçmiş yıllarda yapılan heykellerin bariz bir şekilde bakıma ihtiyacı var. Mesela mı? Hani denizin içindeki telden yapılmış balıkçı heykeli var ya… İşte onun acilen bakıma ihtiyacı var. Canı sıkılan bu heykele atkı takıyor, şapka takıyor. Heykelin üzerindeki paçavraların alınması ve uzmanlar tarafından —benim tabirimle— tedavi edilmesi şart.

Şimdi bazılarınız “bütün dertler bitti sıra heykele mi geldi” diyebilir. Ama bence Değirmendere’nin itibarı için, dışarıdan gelen yabancıların ve bu kentte yaşayan sanatseverlerin gözünde bu manzara hiç de küçümsenecek bir şey değil. Ha yerlere çöp atmışsınız ha denizin ortasına çöp konteyneri koymuşsunuz, fark etmiyor. Bu estetik bakışa sahip insanlar için heykelin bu hali büyük bir ayıp.

Değirmendere Belediyesi artık yok. O halde bu sorumluluk Gölcük Belediyesi’ne düşüyor. Özellikle sempozyum düzenleme komitesinde olan Gölcük Belediye Başkan Yardımcısı İbrahim Uzuner ve Gölcük Belediye Kültür Müdürü Tuğba Sarıgül’e bu konuda büyük iş düşüyor.

Aynı şekilde Gölcük Kent Konseyi Başkanı Fatih Bayram ve Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ceyhun Konak’ın da bu işin takipçisi olmalarını rica ediyorum.

***

Bir kez daha altını çizmek istiyorum: Bu sempozyum kültür ve sanat adına ülkemizde en uzun süren bir sempozyum. Başka bir örneği yok. Bu kadar sürmesinin arkasında duyarlı Değirmendere halkı var. Ben de bir Değirmendereli olarak bu heykellere gereken önemin verilmesini istiyorum.

Bu ülke kültüre, sanata ve edebiyata duyarlı insanlar sayesinde ancak sorunlarını çözebilir.

Ve soruyorum: Hiç mi Değirmendere Yüzbaşılar sahilinden geçmiyorsunuz? Hiç mi görmüyorsunuz?

Bir tek bu heykel de değil. Zaman zaman duyarlı arkadaşlarım sosyal medyada hasar gören, yıpranan heykellerin fotoğraflarını paylaşıp yetkililere sesleniyor.

Bugün de ben sesleniyorum:

Gölcük Belediyesi bu konuda ivedilikle harekete geçmeli.

Sağlıklı ve huzurlu günler dileği ile…