Niyazi Cebeci'nin Köşe Yazısı

Salgın hastalık süreci tabii ki olumsuz etken...

Ama bir şeyler olmalı.

Üretmeli.

Planlı bir şekilde ekonomiye katma değer kazandırılmalı.

Ekonomik sayısal veriler,hiç iç açıcı değil

Toplumda karşılığı olarak,hiç huzur vermiyor.

Bir konuya vurgu yapmadan geçemeyeceğim.

Bizim çocukluk ve gençlik yıllarımızda,ülkemiz tarım ve hayvancılıkta,kendine yeten üç ülkeden biriydi.

Şimdi içler acısı bir durum!..

Herşeyi ithal ederek,bir yere varamayız.

Bu işin altından kalkamayız.

Son zamanlarda az da olsa, kulağa hoş gelen güzel şeyler de duyuyoruz.

Şimdilik netice olarak halka yansıyan tarafı yok.

Nedir O...

Milli tohum...

Hayvancılıkta yerli cins damızlık büyükbaş, küçük baş hayvan yetiştiriciği için çalışmaların olduğu.

Güzel...

Uygulamada şu anlık olan birşey yok.

Temennimiz tabiki güzel şeyler olsun.

Ekip,dikilmeyince toprak ana bize küstü.

Çiftçilerimiz maliyet yüksek olunca,ekip dikmiyor.

Topraklar işlenmeyince kısırlaştı,istenilen verimi almak,gün geçtikçe tehlikeli boyutlara gidiyor.

O da yetmezmiş gibi köylerde, tarım alanların da yaşayan insanlarımız, şehirlere,büyük kentlere göç ettiler.

Şehir hayatına adaptasyonda zorluklar çeken halkımız, en verimli üretme,emek yılları heder oldu.

Marketlerde satılan peynir,zeytin,tereyağı,süt ürünleri,meyve,sebzelerin fiyatlarının yüksek olması,tarım ve hayvancılığın yeterli yapılmamasındandır.üretim değil,tüketim toplumu olunca fiyat yüksekliği kaçınılmaz hâl alıyor.

Tersine göç olmalı.

Atasından, dedesinden kalan topraklar işlenmeli, üretmeli.

Köylerimiz bom boş...

Bir avuç Hollanda,çicekçilikte dünya markası.

Ekonomisine çok ciddi mana da katma değer sağlamaktadır.

PEKİ NE YAPMAK GEREKİR ;

İlk işimiz tarım ve hayvancılığa dayalı, sanayi teknolojileri geliştirilmeli.

Üreten çiftçimizin maliyeti düşürülmeli.

Mazot fiyatı adaletli olmalı.

Üretirken eli rahat olmalı.

Ürettiğini hak ederek karşılığını almalı.

Sanayii de ülkemizin kesinlikle dünya markası olmalı.

Hem bir değil, bir çok markası olmalı.

İthal etmek çözüm değildir.

Kendimiz üretmeliyiz, ihraç edeceğimiz ürünlerimize, pazar bulmalıyız. Emek değerini düşürmeden satmalıyız.

Küresel dünyayla rekabet edeceksek, üretmeye mecburuz.

Rakip ülkelerden,bir kaç tanesinden örnek verecek olursak;

Hindistan, Yazılımda

Almanya, otomotiv sanayiinde

Çin, toplu üretimde

Japonya, dijital teknolojisinde

Dünyada ilk söz sahibi ülkeler.

Bunların karşısında tüketim toplumu olan ülkeler, refah seviyesine asla çıkamaz.

Günü kurtarma düşüncesi, daha çok olumsuz yılların geleceğine işarettir.

Bunları yazarken, farklı siyasi görüşlerimiz tabi ki olacak. gerçekleri görmemize engel olmamalı.

Bu hepimizi ilgilendiren, çok önemli konu.

Adalet, esas olmalı. İnsanca paylaşım adil olmalı.

Emeğe saygı, helâl kazanç prensip edinilmeli.

Vatana olan sevgimiz, sadakatle taçlandırılmalıdır.

Ülkemizin güçlü olması, güvenliğimiz açısından çok önemlidir.

Savunma sanayiindeki son hamleler sevindiricidir.

Küresel yeni dünya düzeninde bizde güçlü olarak, varız diyebilmeliyiz.

Necip Türk milleti, her şeyin en güzelini layıktır.

Yeri geldiğinde çok fedakarlıklar yapmıştır.

Kendi geçim derdini unutup, ülkesinin geleceği için, her şeyini ortaya koyan büyük millettir.

Onun için bu millete, adaletli, huzurlu, rahat bir dünyada yaşatmak, her şeyden önce gelmelidir.

Bunu yapabilenler, her daim milletin kalbinde yaşayacaklar.

Samimi olmalıyız.

Birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.

Bunlara gayret edersek, topyekün makus talihimiz millet olarak iyi yönde değişecektir.

Bundan başka da çaremiz yoktur.

Esen kalın, sevgiyle kalın, sağlıklı kalın