Kıymetli okuyucularım,

Bugün size yalnızca Anadolu’nun dağlarında, özellikle Toroslar’da yetişen endemik bir bitkiden söz etmek istiyorum: Sütleğen otu (Euphorbia kotschyana). Adını, koparıldığında akan beyaz sütlü özsuyundan alır. Yüzyıllardır halk arasında farklı rahatsızlıklarda kullanılagelmiştir. Ancak bu bitkiyi doğru bilmek ve dikkatle kullanmak çok önemlidir.

Etken Maddeleri

Sütleğen bitkisi, içerdiği diterpen esterleri, flavonoidler ve polifenoller ile tıbbi özellikler taşır. Bu bileşikler hem bağışıklık sistemini uyarır hem de iltihaplara karşı güçlü etki gösterir.

Geleneksel Kullanımları

Cilt rahatsızlıkları: Halk arasında siğil, nasır ve bazı deri sorunlarında sütü haricen uygulanır.

İltihaplar: Ezilerek hazırlanan karışımlar, eklem ve kas ağrılarına sürülür.

Bağışıklık desteği: Kaynatılıp suyu çok düşük dozlarda içilerek bağışıklığı kuvvetlendirdiği söylenir.

Dikkat Gereken Bir Bitki

Sütleğen’in özsuyu tahriş edicidir; fazla ya da bilinçsiz kullanım cilde zarar verebilir. Bu yüzden halk arasında daima temkinle kullanılagelmiştir. Doğru miktar ve doğru yöntem, şifayı zarara dönüştürmeden almak için şarttır.

Endemik Bir Hazine

Sütleğen otu yalnızca Anadolu’nun belirli bölgelerinde yetişir. Bu özelliğiyle doğanın bize sunduğu eşsiz bir armağandır. Ancak endemik olması, aynı zamanda korunması gerektiği anlamına gelir. Onu tanımak, şifasından faydalanırken neslini korumak hepimizin sorumluluğudur.

Değerli okuyucularım,

Sütleğen otu bize şunu hatırlatır: Doğanın en sert, en yakıcı görünümlerinde bile derin bir şifa saklıdır. Ama bu şifaya ulaşmak için bilgi, ölçü ve saygı gerekir.