Son yıllarda Türkiye’de turizm deyince akla ilk gelen manzaralardan biri, Bodrum sahillerinde 1200 TL’ye lahmacun, 300 TL’ye servis ücreti ve geceliği 10 bin TL’yi bulan otel fiyatları oldu. Ne yazık ki bu tablo artık sadece Bodrum’a özel değil. 2025 yılı itibariyle Antalya gibi köklü turizm merkezlerinde de benzer bir düşüş yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde Antalya’da tatildeydim. Oteller neredeyse bomboş, beach’ler boşluğa çalıyor. Side bölgesinde 2 kişilik konaklama fiyatı 2500 TL’ye kadar düşmüş durumda. Pazarlık yapıldığında 2000 TL’ye bile inebilecek noktadalar.

Türkiye genelinde otel doluluk oranları düşüşte. 2025’in ilk çeyreğinde ülke genelinde otel doluluk oranı yüzde 5,5 azalarak mart ayında yüzde 26,8’e kadar geriledi. Akdeniz çanağında en büyük düşüş Türkiye’de yaşanıyor. Antalya’daki otel doluluğu martta geçen yıla göre yüzde 9 puanlık bir düşüşle yüzde 26,6’ya geriledi. Bodrum ise 2024 yazında Avrupa’nın en pahalı destinasyonlarından biri haline geldi. Gecelik ortalama konaklama fiyatı 590 doları buldu. Bu fiyatlar ve boş kalan oteller gösteriyor ki, aşırı fiyatlandırma artık sürdürülebilir bir turizm modeli değil.

Bunları neden anlatıyorum? Çünkü benzer bir tehlike Kandıra için de geçerli olabilir. Sezonun kısa olmasından dolayı bazı işletmeler “nasıl olsa insanlar mecbur gelecek” mantığıyla fiyatları kontrolsüzce artırıyor. Ancak bu bakış açısı, Kandıra’nın uzun vadeli turizm potansiyeline zarar verebilir. Bir ay önce Kandıra’da tek kişilik konaklama için 2000 TL ödeyen bir arkadaşım, sadece bir hafta sonra aynı yerde 3500 TL ödemek zorunda kaldı. Bu kadar kısa sürede bu kadar büyük fiyat artışı sürdürülebilir değil. Bugün Bodrum’da yaşanan “turistin kaçışı” yarın Kandıra’da da yaşanabilir.

Üstelik sorun yalnızca turizmde değil. Kocaeli çevresinde, özellikle Kirazlıyalı, Derbent, Balaban, Maşukiye ve Eşme gibi bölgelerde geçmişte kamyonlar dolusu meyve İstanbul’a taşınırken, bugün o verimli tarlalar birer birer villalara dönüştürülüyor. Bu yüzden artık kirazın, eriğin kilosu 800 TL’yi bulmuş durumda. Eskiden her köşe başında bulunan meyve ağaçları, yapılaşmaya kurban ediliyor. Tarım üretimi gerilerken, fiyatlar yükseliyor, üretici de tüketici de kaybediyor.

Buradan hemşerilerimize ve Kandıra’daki işletmecilere seslenmek istiyorum: Kandıra’nın doğasını, turizmini ve tarımını kısa vadeli kazanç uğruna heba etmeyin. Sadece konaklama değil, tarım ve gıda üretimi de bu tablonun bir parçası. Yüksek fiyatlarla birkaç hafta fazla kazanmak, uzun vadede müşteri kaybına, itibar düşüşüne ve ekonomik zarara yol açar. Fahiş fiyatlar yerine istikrarlı ve güvenilir hizmet kalitesini ilke edinmeliyiz. Turizmde istikrar, hizmette güven ve fiyatlarda denge olmazsa, Kandıra da Bodrum ve Antalya gibi cazibesini hızla kaybedebilir.

Unutmayalım ki, Kandıra sadece bugünün değil, geleceğin de turizm ve tarım merkezlerinden biri olabilir. Yeter ki biz, doğru yolda yürümeyi tercih edelim. Benden söylemesi.