Konya Meram Devlet Hastanesi’nde bir doktorun, genç bir kızımızın açık kıyafeti nedeniyle yaşanan olayı görmüşsünüzdür.
Olayı köpürtmemek, büyütmemek için içimden sadece, “Ah be hoca, neyle uğraşıyorsun. Bırak, ettiğin yemine göre işini yap. Sen devletin memurusun ve toplumun sinir uçlarını kaşıma,” diye geçirdim.
Tabii, eğer kamuda çalışıyorsanız bir olay meydana gelmişse sonrasında soruşturma açılması gayet doğaldır. Birisine soruşturma açıldı diye kesinlikle suçludur da diyemeyiz.
Ancak dün sosyal medyada gördüm ki, aman yarabbi, herkes doktora neden soruşturma açıldı diye feryat figan ediyor. Yetmiyormuş gibi “Senin arkandayız” diye de paylaşımlarda bulunuyorlar. O paylaşımları görünce benim de köşeyi yazmak farz oldu.
Öncelikle Hipokrat Yemini’ni hatırlatmak istiyorum; hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak:
Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma,
Hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,
Hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime,
Görevimle hastam arasına yaş, hastalık, engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum veya başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları, yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağıma,
Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere, meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı, esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit ediliyor olsam bile, tıbbi bilgilerimi insan haklarını ve bireysel özgürlüklerini çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine ant içerim.
İşte bu yemin ile hekimlik vazifesine başlıyorsunuz.
Sonra çocuğunuz yaşında bir genç kıza söylenmeyecek sözler sarf ediyor, gönül kırıyorsunuz.
İslam dini hoşgörü dinidir. Peygamber Efendimiz bir hadiste, “Hoşgörülü davran ki sana da hoşgörü ile davranılsın,” diyor.
Yarın öbür gün bir doktor, “Ben başı örtülü veya çarşaflı bir kızımıza, annemize, teyzemize bakmam,” derse ne diyeceğiz? Toplumun sinir uçları ile kimse oynamasın.
Türkiye savunma sanayisinde çığır açan işler yaparken, çıkmış bir doktor teşhirden bahsediyor. Göz bebeğimiz ASELSAN’a bak hoca! İzmitli ASELSAN’ın Genel Müdürü’nün yönetiminde Çelik Kubbe Hava Savunma Sistemi ile Türkiye’nin yerli ve milli sistemini genç mühendislerimiz yapıyor. Gençlerimiz üretiyor.
Benim de iki kızım var. Onlara ailemden aldığım kültür ve ananeleri hatırlatıyorum. Ancak kararı yine gençlerimize bırakıyorum.
Biz bu çocuklarımızı ötekileştirerek değil, kucaklayarak, sahip çıkarak, onlara örnek olarak doğruyu göstereceğiz.
Kaldı ki bizler hiç yanlış yapmıyor muyuz? Gençlerimizden de öğreneceğimiz çok şey var. Onun için “açıktı, kapalıydı” tartışmalarını bir kenara bırakarak hareket edelim.
Sen hem bir doktorsun, hem de bir devlet memuru. Devletin kurallarına göre hareket etmek başlıca görevin.
Gelelim bir de İHH Şube Başkanı olduğun iddia ediliyor. Benim de İHH Kocaeli Şube Başkanı başta olmak üzere birçok arkadaşım bu yapının içinde. Tanıdıklarımın sayısı hayli fazla. Bugüne kadar böylesi bir olayla onların hiç anıldığını görmedim.
“Dünya görüşüm bu” diyorsan bırak, o zaman devleti, özelde işini yap. Ya da sivil toplum örgütünün başına geç ve işini yap. Ama toplumun sinir uçlarını kaşıma. Artık kimse kimseyi karşı karşıya getiremez. Bu köprünün altından çok sular aktı.
Keşke böyle bir olay yaşanmasaydı, bazı arkadaşlarım da bu ayıbı desteklemeseydi. O zaman ben de savunma sanayimiz ve ASELSAN’ımız ile ilgili daha fazla paylaşım yapabilirdim.