Çetin Gürol'un Köşe Yazısı
Mart ayından bu yana dünya Corona virüs belası ile cebelleşiyoruz.
Çin’de başlayan salgın dünyaya dağıldı ve hala net olarak, “Bu aşı korur” diyebileceğimiz elimizde bir aşı da yok.
Her gün bir aşı haberi, çeşitli ilaç firmalarından duyuruluyor.
Peşine bir haber daha ve tam koruma yapıp yapamayacağı, yan etkilerinin ne olup olamayacağı veya saklama koşullarının sağlanıp sağlanamayacağı gibi bir sürü sorularla dolduruyorlar.
Kimisi 14 gün sokağa çıkma yasağı gelsin, kimisi esnaf perişan durumda vergileri alınmasın, destek paketleri açıklansın, kimileri ağzının ucunda maskesini takıp elinde sigarasını tüttürmenin derdinde günler geçip gidiyor.
Şehir içinde gezerken restoranların, kafelerin halini görünce içim parçalanıyor. Ama yanı başındaki altılı bayisi ise açık.
Bu da bana tuhaf geliyor.
Tabi ki ben bir uzman değilim.
Ancak yaklaşık 2 haftadır hastane hastane sağlıkçılarla buluşuyor hemen hemen her branşta görev yapan sağlıkçılarımızla sohbet etme imkanı buluyorum.
Her mesleğin kendine göre zorlukları vardır.
Ancak pandemi de şunu net gördüm ki, sağlıkçılarımıza çok büyük haksızlıklar yapıyoruz.
Yanı başımızda birisi hapşırsa veya öksürse neredeyse ışık hızıyla yanlarından kaçıyoruz.
Dediğim gibi 2 haftadır sessiz sedasız hastanelerde geziyorum. Eskiden bir adet taktığım maskenin sayısını ikiye çıkardım.
Rutin olarak yaptığım ellerimi sabunla yıkamanın yanı sıra Canan Karatay hocayı dinleyerek karbonatlı su ile ağzımı, burnumu yıkıyor ve su kalitesini arttırarak virüslerle savaşmak için 1 litre suyumun içine yarım çay kaşığı karbonat dökerek suyumu öyle tüketiyorum.
Evet SGK primlerini ödeyerek belli ölçülerde sağlık harcamalarından ücretsiz yararlanma hakkına da sahibiz.
Peki hiç düşünüyor muyuz bu sağlık çalışanları nasıl ortamlarda görev yapıyorlar.
Geçenlerde entübe olan hastaların bulunduğu bölümde 8 saatlik nöbetinden sonra çıkan bir sağlıkçı arkadaşımızın neredeyse streçle tüm vücudunu sardığı elbiseyi çıkartırken yaşadığı zorluğa şaşarken, ayakkabıyı çıkarınca içinden yarım kilo su boşalttığını görünce bizim sırf keyfimiz için almadığımız tedbirler yüzünden onlara bu haksızlığı yapmaya hakkımız olmadığını düşündüm.
Bu insanlar çok zor şartlarda görev yapıyorlar.
Herkesin virüs lafını duyunca kaçıştığı bir dönemde bu insanlar birebir böylesi insanların hayatlarını kurtarmak için canla başla çalışıyorlar.
Çoğu da bu virüsü önce kendilerine sonrasında dolayısıyla ailelerine de bulaştırıyorlar.
Ne için para için mi?
Kim para için bunu yapabilir. Bu görevlerinin gereği için, insan canının ne kadar önemli olduğunu bildikleri için yapıyorlar.
Nöbette nasıl asker uyursa hepimiz düşman tarafından öldürülürsek, onlarda uyurlarsa hepimiz virüs belası ile kaçınılmaz sona gideriz.
Şimdi birileri çıkıyor kötü bir örnek üzerinden sağlıkçıları itham ediyor. Mutlaka toplumun her kesiminde olduğu gibi sağlıkçılarımızın içinde de işini doğru dürüst yapmayanlar çıkabilir.
Ancak bence bu oran sağlıkçılarda %1’i geçmez.
Kocaeli İl Hıfsıza Kurulu tarafından önceki gün bir karar aldı. Vatandaşlar test sonuçları ile ilgili 24 saat bilgi alabilmeleri için Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki çağrı merkezinde kullanılmak üzere Kocaeli Büyükşehir Belediyesine 40 adet bilgisayar alınması talimatı verildi.
Bu ne demek 3 vardiya olsa 120 ek personel daha görevlendirilmesi demek.
Siz biliyor musunuz halk sağlığı laboratuvarında 24 saat esasına görev çalışıldığı ve ilimizdeki tüm hastanelerde görev yapan laborantlar buraya çekildiğini?
İnsan üstü bir gayret ile çalıştıklarını ve inanın ne nöbet listesi, ne başka bir şey olmadan sadece amirlerinin talimatları ile 24 saat çalıştırılanlar eğer testlerin tamamı bitmediyse ekstra çalıştırıldığını.
Sorunlarını aktarmak istediklerinde ise başlarına konan hanımefendi ise devlet adabına uygun olmayan bir tavırla, “ Ben amirim. Ne diyorsam onu yapacaksınız” tavrı ile insanları bezdiriyorlar. Hatta o hanımefendinin vali beyin adını telaffuz ederek,7 bin adet test sayısının 15 bine çıkarılması gerektiğini de söylüyormuş.
Yine sosyal medya da güzellemelerine çok rastladığım bir hastanenin başhekimi kendi çalışanlarına karşı yaptığı görev ve sorumlulukları dışında anestezi teknisyenlerini yoğun bakıma göndermek istemesi de esasında bir sağlık faciasına neden olacağının bile farkında değil.
Yine sahada olması gereken birçok hemşire, anestezi uzmanı, sağlık teknisyeni maalesef masa başı görevlendirmeler nedeniyle sahadaki çalışanların iş yükü de daha da arttırılmasına neden oluyor.
Buna örnek ise İzmit’teki hastanelerden, Darıca’daki hastanelerden sağlık çalışanlarını Gebze Fatih Hastanesine geçici görevlendirme yapmaları olarak örnekleyebilirim. Gebze Fatih Hastanesinin içindeki idari görevlendirmelere bakılırsa yanlışlıklar daha net görülebileceği de sağlık çalışanları tarafından tarafıma aktarıldı.
Sağlık İl Müdürü Opr. Dr. Yüksel Pehlevan bu göreve yeni atandı. Kendisini tanıyan birçok kişiden çok iyi niyetli bir hekim olduğunu duydum.
Ben Sayın Pehlevan’ı uyarmak istiyorum.
Sağlık çalışanları bu süreçte çok çalışmaktan değil, ehil olmayan amir ve yöneticilerin haksız, hukuksuz uygulamalarından şikayetçiler.
Her şey güllük gülistanlık değil.
Bu insanların nöbet listeleri olmadığı için fazla mesailerini ve ek ödemelerini alamamakta. Fiziksel yorgunluğun yanı sıra ek yüklerle psikolojik olarak da yıpranmakta.
Depremde olduğu gibi 17 Ağustos’un etkileri yıllar sonra insanlardan çıkmaya başlamıştı.
Sizin emrinizde bulunan sağlıkçılarımızda bu süreçte veya bu süreç geçtikten sonra ciddi psikolojik problemlerle karşı karşıya kalabilirler.
Bu mesele basit bir şey değil.
Siz ameliyathanelerin uyandırma odalarını hatta ameliyathaneleri de yoğun bakım yapabilirsiniz. Ama sokaktan kolunu tuttuğunuzu yoğun bakıma, ameliyathaneye, laboratuvara, anestezi odasına koyamazsınız.
Yetişmiş iş gücünüzü birileri sırf başarılıyız hiçbir sorun yok gibi gösterirken, daha büyük sorunlara davetiye çıkarmaktadırlar.
Corona belası daha ne kadar sürer, ne zaman aşısı çıkar bilmiyorum.
Sağlık Bakanımızın da sağlık çalışanlarının bir nebze yanlarında olduğunu göstermek için koşulları iyileştirmesini, ekonomik anlamda da desteklemeler yapmasını, canımızı emanet ettiğimiz sağlıkçılar adına talep ediyorum.
Birileri kendisini, yakınlarını hastaneye gönderirken rahat etmesi için size güzellemelerde yapabilir ama kralın çıplak olduğunu göstermek gerekiyor.

.jpg)